24 Şubat Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece Rabbimizin engin rahmetiyle mağfiret kapılarının ardına kadar açıldığı özel zamanlardan birisi olan Berat Gecesi’ni idrak ve ihya edeceğiz inşallah. Hızla akıp giden ömür içerisinde böylesine bir geceye bir kez daha eriştirip bizlere güzel bir fırsat bahşettiği için Cenab-ı Hakk’a ne kadar hamd-ü senâ etsek ve ne kadar şükretsek azdır.
Bu mübarek geceler dünyanın koşuşturması içerisinde varlık ve yaratılış gayesini adeta unutup sonu gelmez emeller ve hevesler peşinde koca bir ömrü heba eden bizlere, özümüze dönme ve kendimizi sorgulama, geçici olanla kalıcı olanı fark etme, kalp gözümüzü açma ve gönül dünyamızı temizleme fırsatı sunar. Ayrıca Rabbimize, kendimize ve bütün insanlığa karşı sorumluluklarımızı hatırlatır, bu görevlerimizi ihmal edip etmediğimizi yeniden düşünme, tövbe ederek geçmişi affettirme, dua, azim ve kararlılıkla geleceği inşa etme imkânı sağlar.
İnsanoğlunun büyük sermayesi ömrüdür. Onun içindir ki, her anımız, her vaktimiz çok kıymetlidir. Rabbimiz bizleri bu dünyaya O’na kulluk edelim, O'nun rızasına uygun bir hayat inşa edelim diye göndermiştir. İtaat ve ibadetle, salih amel ve güzel ahlakla örülmüş bir hayat sürelim diye bize bu ömrü bahşetmiştir. Allah’ın rızasını kazanmak gayesiyle ve kulluk şuuruyla değerlendirilmesi gerekir. Bununla beraber mübarek gün ve geceler; Rabbimizin, ibadetlerimizi kat kat mükâfatlandırmak, dua ve isteklerimizi kabul etmek, bağışlanmamıza imkân tanımak üzere bizlere ikram ettiği özel zamanlardır.
Üç aylar, bizi hem ruhen hem bedenen Ramazan'a hazırlamaktadır. Bu ayların başı olan Receb ayı, Regâib ve Miraç kandilleri ile bereketlenir. Ortası olan Şâban ayı ise Berât Kandili ile af ve mağfirete açılır. Şaban ayının 15’ine tekabül eden Berat gecesinde “Allah’ım! Azabından affına, gazabından rızana sığınıyorum, senden yine sana ilticâ ediyorum. Senin şanın yücedir. Sana yaptığım senâyı, senin kendine yaptığın senâya denk bulmuyorum. Sana layık bir surette hamd etmekten acizim” (Müslim, Salat, 222/1090; İbn-i Mâce, Hadis no: 3841) niyazlarıyla dua edip Yüce Rabbimiz’e yakaran Rahmet Peygamberi Hz.Muhammed Mustafa (sav), bu gecede Cenab-ı Allah’ın kendisinden bağışlanma dileyenleri affedeceğini, içtenlikle yapılan duaları kabul edeceğini müjdelemiştir (İbn Mace, İkâmetü’s-Salât, 191).
Berat, kurtuluş müjdesidir. Bizlere Hakk’a teslimiyetle salih amel ve güzel ahlak üzere yaşamanın; aklı ve kalbi kirleten, hayatı anlam ve amacından uzaklaştıran her şeyden Yüce Allah’a sığınmanın; O’nun rızasına uygun olmayan tüm arzu ve davranışlardan uzak kalmanın değerini hatırlatır. Bizler de bu gece kalbimizin ve hayatımızın derinliklerine doğru muhasebe ve murakabe yolculukları yaparak halimizi tefekkür edelim. Rabbimizin emir ve yasaklarına karşı duyarlılığımızı gözden geçirelim. Ellerimizi ve gönüllerimizi huzuruna açarak halimizi Rabbimize arz edelim. Tefekkür, tilavet, ibadet, istiğfar, dua ve niyazlarla bu geceyi daha güzel bir hayatın başlangıcı yapalım.
Hakikat şu ki; hayatı iman ve güzel ahlak üzere yaşayanlar dünya ve ahiret mutluluğunu elde edecek, Allah’ın verdiği ömrü O’na itaat ve teslimiyetle geçirenler kurtuluşa erecektir. Günah ve hatalara samimiyetle tövbe edenler mağfirete mazhar olacak, sorumluluklarını hakkıyla yerine getirenler güven ve huzura kavuşacaktır. Kendisi için istediği güzellikleri herkes için isteyebilenler kemale erecek, yetimin, yoksulun, mazlumun ve darda kalmışın yardımına koşanlara Allah yardım edecektir. Adaleti, ihsanı, akrabalık bağlarını gözetenleri Rabbimiz koruyup gözetecek; iyilik ve istikamet üzere yaşama gayretinde olanlara meveddet ve rahmetini ihsan edecektir.
Ebedi hayatta kurtuluş beratını alabilmek için bu gecenin feyzinden ve bereketinden istifade edelim. Her nefes alıp verişimizde Allah’ın rızasını gözetelim. Ömrümüzü Kur’an ve sünnet ölçüsüne göre şekillendirelim. Unutmayalım ki, kulluk şuuruyla geçirilmeyen her ânımız bize zarar ve ziyan olarak geri dönecektir.
Bu gece camilerimizde Rabbimizden af dileyecek ve dua edeceğiz. Ve hep beraber Rabbimize niyaz edecek ve diyeceğiz ki: “Allah’ım kalplerimizi yumuşat ve birbirimizi anlamamız için rahmetini tecelli ettir! Bize huzur ver, ülfet ver! Bizi kan dökücülerden eyleme. Bize merhamet duygusu ver! Bize şuur ver, izan ver ve bizi insaftan ayırma! Bizi birbirimize düşürmek isteyenlere fırsat verme! Farklılıklarımızın fitne olarak kullanılmaması için bize basiret ve feraset ver! Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla! Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.
Bu gece dualarımızda özellikle zulüm altında inleyen başta Doğu Türkistan, Filistin-Gazze ve Arakan olmak üzere ve diğer beldelerde zulüm altında kalan Müslüman kardeşlerimizi unutmayalım. Silahların gölgesinde Şaban ayına ve Beraat Kandiline giren Müslüman kardeşlerimizin kurtuluşu için çaba harcayalım. Dünyanın farklı yerlerinde kardeşlerimizin yaşadığı mağduriyetlerin son bulması için Yüce Rabbimize dua ve niyaz edelim. Tüm insanlığın ümidi olduğumuzu unutmayalım.
Bu duygu ve düşüncelerle Sinop’lu hemşehrilerimizin, ülkemizin ve İslâm dünyasının Berat Kandilini tebrik ediyor, üç ayların gelişiyle birlikte gönüllerimizi itminana kavuşturan rahmet, mağfiret ve bereket ikliminin, ülkemizden başlayarak dalga dalga tüm insanlığı kuşatmasını, onların hidayet, barış ve huzuruna vesile olmasını Cenab-ı Mevlâ’dan niyaz ediyorum.