Gelişiyle bizlere rahmet, bereket ve huzuru yaşatan, zihin ve gönül dünyamızı, bağışlanma, arınma ve takva ile süsleyen on bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif'ten ayrılmanın hüznünü yaşıyoruz.
Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden selamet olan Ramazan-ı Şerif'i bir kez daha yaşamanın şükrünü eda ediyoruz. Bu mübarek ayın nihayete ermesiyle hüzünleniyor ama aynı zamanda vefa ve kardeşlik duygularının dalga dalga yayıldığı bayrama kavuşmanın sevincini taşıyoruz.
Ramazan Bayramı bir ay içerisinde oruçlunun, sabrı, şükrü ve teslimiyeti karşısında Allah’ın bir ikramıdır. Orucun bir hediyesidir. İnsanın düşmanı olan nefsiyle giriştiği savaşta onu yenmenin, nefsini yere devirmenin ardından Rabbisinin verdiği Zafer kutlamasıdır. Her oruçlu cihat azmiyle kendi iç dünyasında kötülüğe çağıran arzularıyla savaşmış, yorulmuş yara bere içerisinde kalmış, sonunda da bayramı hak etmiştir. Bu bayram oruçluların ana sütü kadar hak ettiği bir bayramdır. Bayramlar aynı inanç, aynı duygu ve aynı düşünceleri paylaşan insanların birlikte sevindiği müstesna günlerdir.
Bayramlar Cenab-ı Hak’kın Mü’minlere manevi bir ziyafetidir. Bayramlar neşe, sevinç, sevme, sevilme ve sevindirme günleridir. Kardeşlik duygularının perçinleştiği, milli birlik ve beraberliğin pekiştiği, sevgi, saygı, şefkat ve merhamet duygularının coştuğu, dargınlıkların sona erdiği, asık suratların güldüğü ve katılaşmış kalplerin yumuşadığı müstesna günlerdir.
Ramazan ayı boyunca kazandığımız güzel hasletleri Kur’an-ı Kerim'le bilgilenme gayretimizi, paylaşma duyarlılığımızı, hâsılı bütün güzel hasletlerimizi yılın diğer günlerinde de sürdürebilmek son derece önemlidir. Nitekim ibadetlerde orta yol ve süreklilik Yüce Allah’ın istediği, Sevgili Peygamberimizin tavsiye ettiği bir durumdur. Rahmet peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) “İbadetlerin Allah’a karşı en sevimli olanı, az da olsa devamlı olarak yapılanıdır.” buyurmuştur.
Bayram millet olarak aynı inancın ve aynı imanın etrafında kenetlenmektir. Rabbimizin davet ettiği büyük ziyafet sofrasına katılmaktır. Dolayısıyla bugünlerde sevinç vardır, mutluluk vardır. Kardeşlik vardır. Bayramın doğasında kimsesizleri, yoksulları yetimleri ve öksüzleri sevindirme vardır. Tüm milletle beraber sevinme vardır. Bir taraf ağlarken bir tarafın güldüğü bir gün bayram olamaz. Bir Müslüman olarak her birimiz bir garibi sevindirmeli, yıkılan gönülleri tamir etmeliyiz.
Bayramlar boynu bükük sılada evlatlarını bekleyen kapıları gözleyen Anne ve Babalara kavuşmaktır. Bir yoksulun kalbine girmektir. Bir öksüzü sevindirmektir. Yaralarımızı sarmak, dertlerimizi hafifletmektir. Dostlarımızla bir kahveyi yudumlarken birbirimize olan güveni tazelemektir.
Herkese iyilik etmeliyiz, bu Ramazan ve her zaman. En coşkulu kaynaşma günü olan bayramlarda, bu mutluluğun dışında kalmamaya ve kaynaşmanın dışında hiç kimseyi bırakmamaya büyük özen göstermeliyiz. Böyle davranmakla, bayramın bütünleştirici özelliğinden istifade etmiş oluruz.
Bu duygu ve düşüncelerle Sinop'lu hemşehrilerimizin Ramazan Bayramını tebrik eder, birlik ve beraberliğimize, barış ve kardeşliğimize, ülkemizde huzur ve barışın tesis edilmesine vesile olmasını rabbimden niyaz ederim. "