17 Mart Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece Cenab-ı Hakk’ın lütfu ve inayetiyle on bir ayın sultanı Ramazan-ı şerifin muştusu olan Berat gecesini idrak edeceğiz. Hızla akıp giden ömür içerisinde böylesine bir geceye bir kez daha eriştirip bizlere güzel bir fırsat bahşettiği için Cenab-ı Hakk’a ne kadar hamd ü sena etsek ve ne kadar şükretsek azdır.
İnsanoğlunun büyük sermayesi ömrüdür. Onun içindir ki, her anımız, her vaktimiz çok kıymetlidir. Rabbimiz bizleri bu dünyaya O’na kulluk edelim, O'nun rızasına uygun bir hayat inşa edelim diye göndermiştir. İtaat ve ibadetle, salih amel ve güzel ahlakla örülmüş bir hayat sürelim diye bize bu ömrü bahşetmiştir.
Zihni ve kalbi yorgunluklar ve dağınıklıklar yaşadığımız şu günlerde, birleştirici ve bütünleştirici misyonuyla Berat Gecesi manevi hayatımıza büyük bir zenginlik katacaktır. Bu gece Rabbimize yönelip günahlarımıza tevbe ederek ve hatalarımızdan vaz geçeceğimize dair vereceğimiz söz karşılığında alacağımız berat, Ramazan ayına tertemiz bir mümin olarak girmemizi sağlayacak, ruhumuza dinginlik, yüreğimize sekinet ve kalbimize inşirah verecektir.
Yılın hangi ayı, hangi günü ve hangi saati olursa olsun kulluk bilinciyle geçirilen her ânımız değerlidir. Fakat bazı vakitler vardır ki ilâhi lütuf zamanları olarak bahşedilmiş, duaların kabulüne ve günahların affına vesile kılınmıştır. Bu zaman dilimleri Allah’ın insanlara olan sonsuz rahmetinin bir eseridir. İşte böylesine kıymetli zamanlardan biri de Berât gecesidir.
Cenâb-ı Hakkın bize lütfettiği bu özel fırsat ve bereket ayları, geçmişin muhasebesini ve geleceğin planlamasını yapacağımız tefekkür vakitleridir. Nefsimizin bitmek bilmeyen isteklerine göre değil, Rabbimizin rızası doğrultusunda yaşamaya azmedeceğimiz karar vakitleridir. Hata ve günahlarımızdan tevbe edip, Rabbimizin af ve mağfiretine sığınacağımız dua ve niyaz vakitleridir. Rasülüllah (sav) Efendimiz Berât gecesinde yapılacak ibadetin, dua ve niyazın affedilmemize vesile olacağını bizlere şöyle müjdelemiştir: “Şâban ayının on beşinci gününü oruçlu geçirin. Gecesinde ise ibadete kalkın. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teala en yakın semaya tecelli ederek fecir doğuncaya kadar: ‘Bağışlanma dileyen yok mu, onu bağışlayayım! Rızık isteyen yok mu, ona rızık vereyim! Musibete uğrayan yok mu, ona afiyet vereyim...’ buyurur.”(İbni Mace İkamet 191)
Bu mübarek geceler dünyanın koşuşturması içerisinde varlık ve yaratılış gayesini adeta unutup sonu gelmez emeller ve hevesler peşinde koca bir ömrü heba eden bizlere, özümüze dönme ve kendimizi sorgulama, geçici olanla kalıcı olanı fark etme, kalp gözümüzü açma ve gönül dünyamızı temizleme fırsatı sunar. Ayrıca Rabbimize, kendimize ve bütün insanlığa karşı sorumluluklarımızı hatırlatır, bu görevlerimizi ihmal edip etmediğimizi yeniden düşünme, tövbe ederek geçmişi affettirme, dua, azim ve kararlılıkla geleceği inşa etme imkânı sağlar.
Şaban ayının 15’ine tekabül eden Berat gecesinde “Allah’ım! Azabından affına, gazabından rızana sığınıyorum, senden yine sana ilticâ ediyorum. Senin şanın yücedir. Sana yaptığım senayı, senin kendine yaptığın senaya denk bulmuyorum. Sana layık bir surette hamd etmekten acizim.” (Müslim, Salat, 222/1090; İbn-i Mâce, Hadis no: 3841) niyazlarıyla dua edip Yüce Rabbimiz’e yakaran Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (sav), bu gecede Cenab-ı Allah’ın kendisinden bağışlanma dileyenleri affedeceğini, içtenlikle yapılan duaları kabul edeceğini müjdelemiştir .
Bu mübarek geceyi değerlendirmenin en temel şartı; hayatın karmaşasından biraz olsun kendimizi kurtarıp kulluğumuzu sorgulamaktır. Ne ile meşgulüm, hangi uğurda yaşıyorum, niyetlerim ve amellerim beni nereye götürüyor diye kendimize sormaktır. İç dünyamıza dönmek, geçmişimizin muhasebesini yapmak, tefekkür etmektir. Rabbimize itaatkâr bir kul ve iyi bir insan olmaya söz vermektir. Nefsimizin esaretinden kurtulmak, hata ve günahlarımızdan pişmanlık duymaktır. İşte o zaman bu gece bizim için gerçek manada bir fırsata dönüşecek ve kurtuluş beratımız olacaktır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Cenâb-ı Hak Peygamberimize hitaben şöyle buyurmaktadır: “Ayetlerimize inananlar sana geldiğinde onlara de ki: ‘Selam size! Rabbiniz merhamet etmeyi bir lütuf olarak kendine yazdı. Gerçek şu ki, sizden kim bilmeyerek bir kötülük yapar da ardından tövbe edip kendisini düzeltirse, bilsin ki Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.’”(Enam Suresi 54)
Ebedi hayatta kurtuluş beratını alabilmek için bu gecenin feyzinden ve bereketinden istifade edelim. Her nefes alıp verişimizde Allah’ın rızasını gözetelim. Ömrümüzü Kur’an ve sünnet ölçüsüne göre şekillendirelim. Unutmayalım ki, kulluk şuuruyla geçirilmeyen her ânımız bize zarar ve ziyan olarak geri dönecektir.
Bu gece camilerimizde Rabbimizden af dileyecek ve dua edeceğiz. Ve hep beraber Rabbimize niyaz edecek ve diyeceğiz ki: “Allah’ım kalplerimizi yumuşat ve birbirimizi anlamamız için rahmetini tecelli ettir! Bize huzur ver, ülfet ver! Bizi kan dökücülerden eyleme. Bize merhamet duygusu ver! Bize şuur ver, izan ver ve bizi insaftan ayırma! Bizi birbirimize düşürmek isteyenlere fırsat verme! Farklılıklarımızın fitne olarak kullanılmaması için bize basiret ve feraset ver! Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla! Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.
Bu duygu ve düşüncelerle Sinop’lu hemşehrilerimizin Berat kandilini tebrik ediyor, Bu gecenin manevi bereketinden istifade ederek, beratını alanlardan olmamızı, bütün İslâm âleminin birlik, dirlik ve beraberliğine; insanlığın hidayetine; adalet, huzur ve barışın teminine vesile olmasını; başta Sinop’lu hemşerilerimizin, aziz milletimizin, İslam ümmetinin ve tüm insanlığın Peygamber Efendimiz (sav)’in yüce örnekliğinden nasibdar olmamızı Cenab-ı Mevlâ’dan niyaz ediyorum.” dedi.