Rabbimizin rahmet, bereket ve mağfiretini bizler için bol bol ihsan ettiği zaman dilimlerinden birinin daha arifesinde bulunmaktayız. 27 Şubat 2022 Pazar gününü Pazartesi’ye bağlayan gece Miraç Kandilidir. Her yıl yeniden Miraç Kandili’ne Rabbimizin bizi kavuşturması rahmetinin ve merhametinin bir tecellisidir. Zira nefsi arzularımız ve dünyevi hırslarımıza yenik düşmekteyiz. Bu sebeple kandiller bizi ayağa kaldırıp, kalbi dirilişimizi gerçekleştirmek için ilahi bir hatırlatmadır.
Miraç, Sevgili Peygamberimizin (SAS) amcası Ebû Tâlib’i ve eşi Hz. Hatice validemizi peş peşe kaybetmenin acısını yaşadığı, destek arayışı için gittiği Tâif’ten taşlanarak döndüğü Hüzün Yılı’nda gerçekleşmiştir.
Miraç hadisesi, Peygamber Efendimizin Cenab-ı Allah’ın izni ve keremiyle önce Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya ve oradan da zaman ve mekânın sahibi Yüce Mevla’nın sonsuz ayet ve kudretini müşahede etmek için semaya yaptığı pek çok ilahi hikmet ve bereketi içinde barındıran manevi bir yolculuktur. Her şeyden önce Miraç, başta Efendimiz (SAS) olmak üzere her bir Müslüman için manevi bir terfi, Yüce Rabbimizle buluşma ve selamlaşma, O’nun katında yücelme ve yükselme ve bu vesile ile yüksek insani sorumluklar üstlenmek demektir.
Miraç, insanın erdem yolculuğudur.
Miraç, ilâhî kudreti temaşa eden Hz. Peygamberin (SAS) şahsında, insanlığın Hakk’a yürüyüşüdür.
Miraç, Müslümanların gönül dünyalarını güçlendiren, sıdk ve imanlarını pekiştiren, kardeşlik şuurunu yaşatan, müminleri eğiten, onlara değer kazandıran bir okuldur.
Miraç, zamanın ve mekânın yegâne sahibi olan Yüce Allah’ın birliğine, büyüklüğüne ve sonsuzluğuna şahitlik ediştir.
Cenâb-ı Hak, Miraç Gecesi huzuruna kabul buyurduğu Sevgili Peygamberimizi üç büyük ikramla ümmetine geri gönderdi. Bunlardan biri ümmet-i Muhammed’den olup Allah’a şirk koşmayanların eninde sonunda muhakkak cennete girecekleri müjdesidir.
Diğeri “Âmenerrasûlü” olarak bildiğimiz ve bizlere imanı, kulluğu, hesap gününü, Allah’a yakarışı öğreten Bakara Suresi’nin son iki ayetidir. Dünyada yapıp ettiğimiz her şeyin bir hesabı olduğunu bildirir. Rabbimize içtenlikle nasıl dua ve yakarışta bulunacağımızı öğretir.
Üçüncü müjde ise kulun Rabbiyle buluşması olan namazdır. Namaz, yönünü kıbleye dönen, alnını secdeye koyan müminin miracıdır. Dinimizin direği, gözümüzün nuru, kalbimizin huzurudur. Allah’ı anmanın en güzel şekli, ibadetlerin en faziletlisidir. Peygamberimizin buyurduğu üzere “Namaz, kıyamet günü kulun ilk hesaba çekileceği ameldir.” Namaz mümini koruyan manevî bir zırhtır. Huşû içinde kılınan namaz, mümini hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Namaz af ve mağfiret vesilesidir. Beş vakit namaz ve Cuma namazı, büyük günah işlemedikçe küçük günahlara kefarettir. Müminin dirilişi ancak namazla olur. Mümin namazla huzura erer. Rabbiyle olan bağını namazla kuvvetlendirir. Nefislerimiz namazla arınır, ruhlarımız namazla kemale erer. Sıradanlaşan hayatlarımız namazla bereketlenir. Cennetin kapıları bize namazla açılır. Namaz, bedenen olduğu kadar zihnen ve kalben de insanı kuşatan bir ibadettir. Namaz kılan insan aynı zamanda güzel ahlaklı, dürüst, mütevazı, merhametli, adil olması beklenen insandır. İşte bu yüzden ayeti kerimede “Muhakkak ki, namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.” buyurulmuştur.
Miraç hediyesi namazlarımızı Yüce Mevla’nın rızasını kazanmaya vesile kılalım. Namazlarımızı zayi etmeyelim. Samimiyetle ve hakkını vererek eda edelim. Kötülüklere karşı bizleri koruyan bir kalkan yapalım. Aile efradımızı, göz aydınlığı çocuklarımızı namazın huzur veren iklimiyle buluşturalım.
Hassas ve zor dönemeçlerden geçtiğimiz şu günlerde Mirac-ı Nebi’ye hürmeten kırılan kalpleri onarmak, yıkılan köprüleri yeniden kurmak, unuttuklarımızı bir daha hatırlamak, kaybettiklerimizin peşine düşmek yapmamız gereken vazifelerdendir.
Bu duygu ve düşüncelerle Sinoplu hemşerilerimizin Miraç Kandili’ni tebrik ediyorum. Bu kutlu gecede Yüce Rabbimize açılan ellerin ve yakaran dillerin, başta İsrâ ve Miracın cereyan ettiği kutsal topraklar olmak üzere bütün İslâm âleminin birlik, dirlik ve beraberliğine; insanlığın hidayetine; adalet, huzur ve barışın teminine vesile olmasını; başta Sinoplu hemşerilerimizin, aziz milletimizin, İslam ümmetinin ve tüm insanlığın Peygamber Efendimiz (sav)’in yüce örnekliğinden nasipdar olmasını Cenab-ı Mevlâ’dan niyaz ediyorum.