01.04.2019

İl Müftüsü Ali Hayri Çelik’in Miraç Kandili İle İlgili Açıklaması

02 Nisan 2019 Salı gününü Çarşamba’ya bağlayan gece Miraç Kandilidir. Her yıl yeniden Miraç Kandiline Rabbimizin bizi kavuşturması rahmetinin ve merhametinin bir tecellisidir. Zira nefsi arzularımız ve dünyevi hırslarımıza yenik düşen biz insanlara Rabbimizin bir imkan daha tanıyıp tövbe etme imkanı sunmasıdır. Bizi ayağa kaldırıp, kalbi dirilişimizi gerçekleştirmek için bize bir hatırlatmadır.

Miraç, Sevgili Peygamberimizin (sav), amcası Ebû Tâlib’i ve eşi Hz. Hatice validemizi peş peşe kaybetmenin acısını yaşadığı, destek arayışı için gittiği Tâif’ten taşlanarak döndüğü Hüzün Yılı’nda gerçekleşmiştir. Tarihin derinliklerinde yitip gitmeyen bu fevkalâde buluşma, her müminin günde beş defa kıldığı namaz aracılığıyla daima canlı kalmakta, yılda bir defa da bütün müminlerin idrakini yücelere doğru yönlendirmektedir.

Peygamber Efendimizin ( Cenab-ı Allah’ın izni ve keremiyle takdir buyrulan bir zaman diliminde önce Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya ve oradan da zaman ve mekanın sahibi Yüce Mevla’nın sonsuz ayet ve kudretini müşahede etmek için semaya yaptığı pek çok ilahi hikmet ve bereketi içinde barındıran manevi bir yolculuktur. Her şeyden önce Miraç, başta Efendimiz aleyhisselat-ü vesselam olmak üzere her bir Müslüman için manevi bir terfi, Yüce Rabbimizle buluşma ve selamlaşma, O’nun katında yücelme ve yükselme ve bu vesile ile yüksek insani sorumluklar üstlenmek demektir

Miraç, insanın erdem yolculuğudur.

Miraç, ilâhî kudreti temaşa eden Hz. Peygamberin (sas) şahsında, insanlığın Hakka yürüyüşüdür.

Miraç, zamanın ve mekânın yegâne sahibi olan Yüce Allah’ın birliğine, büyüklüğüne ve sonsuzluğuna şahitlik ediştir.

Sevgili Peygamberimizin (sas) Miraç’tan üç büyük hediye ile dönmüştür,tan ümmetine üç büyük hediyeyle dönmüştür.[i] Bu hediyelerin birincisi Peygamberimizin “Gözümün nuru”[ii] dediği beş vakit namazdır. Namaz, Allah’la kul arasındaki güçlü iman bağının tezahürüdür. Namaz, yönünü kıbleye dönen, alnını secdeye koyan müminin manevi yükselişidir. Namaz sadece şekilden ibaret değildir. Aksine namaz, bedenen olduğu kadar zihnen ve kalben de insanı kuşatan bir ibadettir. Namaz kılan insan aynı zamanda güzel ahlaklı, dürüst, mütevazı, merhametli, adil olması beklenen insandır. İşte bu yüzden âyet-i kerimede “Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar” buyurulmuştur. Mirac’ın bir diğer hediyesi “Âmenerresûlü” olarak bildiğimiz ve her gün yatsı namazından sonra okuduğumuz Bakara Sûresi’nin son iki âyetidir. Bu âyet-i kerimeler bize iman esaslarını, kulluk şuurunu ve sorumluluk bilincini hatırlatır. Dünyada yapıp ettiğimiz her şeyin bir hesabı olduğunu bildirir. Rabbimize içtenlikle nasıl dua ve yakarışta bulunacağımızı öğretir. Mirac’ın son hediyesi ise ümmet-i Muhammed’den Allah’a ortak koşmayanların günahlarının bağışlanacağı ve sonunda cennete girecekleri müjdesidir.

Gelin Peygamber Efendimiz (sav) in yaptığı bu yolculuğun yıl dönümünde bizler de Efendimiz’in getirdiği başta namaz ve Miraç değerleriyle yükselişimizi gerçekleştirelim.

Hassas ve sorunlu dönemeçlerden geçtiğimiz şu günlerde Mirac-ı Nebi’ye hürmeten kırılan kalpleri onarmak, yıkılan köprüleri yeniden kurmak, unuttuklarımızı bir daha hatırlamak, kaybettiklerimizin peşine düşmek yapmamız gereken vazifelerdir.

Miracın yüreğimizde kanayan emaneti ise Kudüs ve Mescid-i Aksâ’dır. Asırlar boyunca Müslümanların idaresi altında “barış ve selamet yurdu” olarak anılan Kudüs, bugün işgalin, zulmün, şiddetin ve acının toprağı haline getirilmiştir. İbadet özgürlüğünü hiçe sayanlar, mabet dokunulmazlığını ihlal edenler, bir yandan müminlerin Mescid-i Aksâ’da ibadet etmelerine engel olmakta, işgaller, çatışmalar altında kan ağlayan İslâm coğrafyası ve doğal afetler ile boğuşan yerküre halkları için yardım etme, ama her şeyden önce acıları doğuran yaralı bilinçlerden, çarpık dindarlıklardan, hasta yüreklerden, körü körüne bağlanmış irade ve idraklerden kurtulmak için Allah Teâlâ’ya yakarma zamanıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle Sinop’lu  hemşehrilerimizin Miraç kandilini tebrik ediyor, bu kutlu gecede Yüce Rabbimize açılan ellerin ve yakaran dillerin, başta İsrâ ve Miracın cereyan ettiği kutsal topraklar olmak üzere bütün İslâm âleminin birlik, dirlik ve beraberliğine; insanlığın hidayetine; adalet, huzur ve barışın teminine vesile olmasını; başta   Sinop’lu hemşerilerimizin, aziz milletimizin, İslam Ümmetinin ve  tüm insanlığın Peygamber Efendimiz (sav)’in yüce örnekliğinden nasipdar olmasını Cenab-ı Mevlâ’dan niyaz ediyorum.